Lev Nikolayeviç Tolstoy
- Anna Karenina
Eğer durumunu değiştirmene kimsenin engel olmayacağını bilirsen, ayaklarını altına alarak hep aynı durumda birkaç saat oturabilirsin; ama insan bu şekilde ayakları altında oturmak zorunda olduğunu bilirse, bacaklarına kramplar girer, uzatmak istediği yere doğru bacakları çekilir ve gerilir.
Alfred Adler
- Okulda Güç Eğitilebilir Çocuklar
Bir çocuk okulda değerli bir iş başarabilme umudunu yitirmezse, çocuklardaki suça ve çete oluşturma eğilimlerinin hemen önü alınabilir. Suç işleyip de ceza almış gençler artık ellerinden yararlı bir iş çıkacağına inanmamaktadırlar. Bu durumda öğretmene düşen görev, ilgili çocukların cesaretlerini arttırmak, onları karşılaşabilecekleri yaşamsal ödevlerin üstesinden gelebilecek düzeye çıkarmaktır.
Özge Erkin
- Destan
Hangi imkansızlık sarıyor benliğini, hangi mevsimi yaşıyor yüreğin? Kara kışlara mı çaldın tüm benliğini? Baharı göremeyecek kadar mı yaralısın sevgilim?
Sabahattin Ali
- Kürk Mantolu Madonna
Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
Aşkım Kapışmak
- Yaşam Kitabı
Her şeyi sen yapmak, her yere sen yetişmek zorunda değilsin. Hesabını kendine vereceğin işlerde ol. Yoksa hayatını kolaylaştırdığın herkes asıl senin hayatını zorlaştırır. Yaptıklarını görev zannetmeye başlarlar. Bir gün yapmasan, sana düşman kesilirler. İyilik yapacaksan da tanımadıklarına yap.
Gary Keller
- Bir Tek Şey
Bir cevap bulmayı o kadar çok isterken neden bir soruya odaklanalım,diye sorabilirsiniz. Gayet basit. Cevaplar sorulardan gelir ve cevabın kalitesi doğrudan sorunun kalitesiyle belirlenir. Yanlış soruyu sorduğunuzda, yanlış cevap alırsınız. Doğru soruyu sorarsanız, doğru cevabı.Mümkün olan en güçlü soruyu sorduğunuzda, cevap insanın hayatını değiştirecek nitelikte olabilir.
Bülent Usta
- Sen Kaç Ben Onları Oyalarım
Hepimiz suyun altındayız. Aşık olduğumuz anlarda, güldüğümüz ya da bir sanat eserine baktığımız anlarda suyun üstüne çıkıp ciğerlerimizi hava ile dolduruyoruz. Sonra tekrar suyun altına giriyoruz. Her an boğuluyoruz ama ölmüyoruz...
Oğuz Bal
- Ruj ve Duman
Anadan doğma entelektüel bile olsa bir kadın ya da erkek bir kere terk edilsin yeter. Bütün o fularlı zihniyet, yabancı edebiyat okuma takıntısı ya da ağız dolusu söylenen aşırı dozda sosyalist söylemlerin yerini "bir kulunu çok sevdim, o beni hiç sevmiyor" alır.
Emrah Serbes
- Hikayem Paramparça
Bir sefer mutfakta tencere tava arasında ağlarken görmüştüm onu. Alakasız yerlerde ıstırap çekmek ıstırabı ikiye katlar. Bir mezar başında ağlamak çok daha makul, kimse neden diye sormaz.
Maksim Gorki
- Hikayem Paramparça
Yalan olduğunu bilsen dahi inanacaksın insan oğluna, yani dinleyeceksin onu, niçin yalan söylediğini anlamaya çalışacaksın. Bazen yalan, insanın özünü gerçeklerden daha çok açığa vurur...
Ahmet Hamdi Tanpınar
- Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Ben aşktan daima kaçtım, hiç sevmedim. Belki bir eksiğim oldu fakat rahatım. Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde fakat daima ödersiniz. Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına gereğinden fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz.
Albert Camus
- Düşüş
Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi. Her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile... Ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu. İnsanların çoğu gibi canı sıkılıyordu.
Oğuz Atay
- Tutunamayanlar
Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde. Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden. Ben ne yaptım. Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım, kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Margaret Atwood
- Nam-ı Diğer Grace
Belki de kötülük diye, kasıtlı olarak yapılan kötülük diye tanımlamaya alıştığımız şey, sinir sistemindeki bir lezyondan kaynaklanan hastalıktan ibarettir ve belki şeytan dediğimiz, beyincikte bir oluşum bozukluğudur sadece.
Margaret Atwood
- Nam-ı Diğer Grace
Delirdi diyorlar, deliye döndü diyorlar bir de, deli bir yön sanki ve batıya döner gibi deliye dönüyorsun; sanki deli dedikleri şey başka bir ev, dönüp oraya giriveriyorsun ya da tamamen ayrı bir ülke. Oysa delirince bir yere gittiği yok insanın, durduğun yerde duruyorsun. Ve bir başkası gelip senin içine giriyor.
Charles Dickens
- İki Şehrin Hikayesi
Şahsen hayattaki en büyük arzum bu dünyaya ait olduğumu tamamen unutmak. Bu dünyada bana yarayacak bir şey yok; bende de dünyaya yarayacak bir şey yok zaten.
Daniel Klein
- Filozofun Mutluluk Seyahatnamesi
Gerçek dostluğun doruğu, kişinin hayatında eriştiği mertebeyle değil, kendi haliyle kabul edilip sevilmesiydi. Sevmek ve sevilmek kişinin benlik hissini olumlar ve yalnızlıkla yabancılaşma gibi hisleri alt eder, kişinin akıl sağlığını korurdu.
İbn-i Haldun
- Mukaddime
İnsan ilk önce ihtiyaç duyar, sonra bunu tatmin eder, daha sonra rahatlığa yönelir, daha sonra zaruri olmayan şeylerle süslenir ve bezenir, bundan sonra refah ve israfa dalarak bozulur. Neticede cevherini yitirdiğinden çılgınlaşır.
Nazan Bekiroğlu
- Nar Ağacı
Aşkı ve ahlakı tartıp durdun aylar boyunca. Gerekçelerini, savunularını, ithamlarını, infazlarını sıraladın; sanığı da savcısı da yargıcı da sen olan bir mahkemede yargılayıp durdun kendini defalarca. Hangi yanın haklı çıksa, bu davanın öbür yanından yara aldın. Çünkü ne yeteri kadar aşık ne de yeteri kadar ahlaklıydın.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
- Suç ve Ceza
Anlıyor musunuz, anlıyor musunuz sayın bayım, bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerinin olmaması ne demektir anlıyor musunuz? Çünkü insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi?